Hatay GoTürkiye
Türkiye coğrafyasının en eski yerleşimlerinin göründüğü Hatay, ovalar ve ırmaklarla beslenen verimli arazilerinin de yardımıyla, Doğu Akdeniz’de yüksek öneme sahip bir etkileşim yeri olmuştur. Bu durum; şehir dokusu, mimarî unsurlar, giyim kuşam, adetleri ve elbette mutfak kültürünün gelişmesi açısından tarihî ve kültürel olarak müthiş yoğun bir gelişim göstermesini sağlamıştır. Tadı damağınızda kalacak bir gezi deneyimi için gezsen Hatay!
Farklı inançların keşfedilmeye değer bir mutfak sanatı ile uyum içinde buluştuğu bir şehre büyük bir değer katan mozaikler. Kültürel çeşitlilik ise bölgenin renklerine daha da fazla değer katıyor.
Hatay, sonsuz bir tarih hazine sandığı ve bir medeniyetler merkezidir. En erken yerleşimin kanıtı M.Ö. 40.000-9.000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Altınözü, Samandağ-Çevlik, Antakya-Şenköy ve Yayladağ-Üçağızlı'da bulunan mağaralarda izleri görülebilir.
Hatay'ın merkez ilçesi Antakya, antik Antioch şehri, Asi Nehri kıyısında büyük dağlarla çevrili verimli bir ovada yer almaktadır. Bir zamanlar Seleukos krallarının başkenti olarak, zenginliği ve lüksüyle ünlüydü. 7. yüzyılda Antakya; Roma, İskenderiye, Kudüs ve İstanbul ile birlikte Hristiyan kilisesinin beş merkezinden biriydi. Roma döneminde, şehir ticaret ve kültürle gelişmeye devam etti. "Hristiyan" adının ilk kullanıldığı yer olarak erken Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer alıyor.
10.000 yıllık tarihi ve 13 medeniyete ev sahipliği yapmış Hatay şehri, "Sen ya da ben yok, sadece biz var." sloganıyla binlerce yıldır hoşgörü mirasını sürdürüyor. Üç tektanrılı dine ait türbelerin yan yana ve aynı sokakta yaşadığı Hatay, bin yıllık hoşgörü ve kardeşliğin Türk misafirperverliğiyle buluştuğu eşsiz deneyimler sunuyor. Hatay'ın zahter salatası, biberli ekmek, oruk ve künefe gibi eşsiz yemekleriyle dolu sofralar, bu deneyimleri paylaşacağınız yemekleri daha da unutulmaz kılacak. Bir sonraki seyahatinize kadar Hatay'ı hatırlatacak hediyelik eşyalar için Uzun Çarşı'yı ziyaret etmeyi unutmayın.